Ana içeriğe atla

Annelik Serüveni 7. Hafta

Bu haftanın en büyük haberi minik bebeğinizin gelişen kol ve bacaklarında el ve ayaklarının oluşmasıdır. Bu ama sizin düşündüğünüz şekliyle değil tabi, şuan için bir yüzgeci andıran el ve ayakardan bahsediyoruz tabiki. Bebeğiniz şuan teknik olarak hala embriyodur ve kuyruk kemiğine bağlı eklenti gibi gözüken küçük bir kuyruğu vardır. Bu kuyruk henüz değişmeyecek ancak 5 hafta içinde yokolacaktır. Bebeğiniz ortalama 12mm uzunluğunda ve kafası vücudundan daha hızlı gelişiyor, çünkü beyni hızla gelişmeye başladığı bir sürece giriyor. Bebeğiniz bu hafta oluşan böbrekleri kalıcı ve vücuddaki atığı yönetecek embriyonuz henüz bir aylık olmasına rağmen 3 takım böbrek değiştirdi. Artık yaklaşık bir hafta sonra idrar üretmeye başlayacak, idrarın çoğu amniyotik sıvıya boşaltılacak. Sonra tekrar bebeğiniz tarafından tüketilip, aynı döngüyü tekrarlayacak.


Eğer rahminizin içini görebilseydiniz, onun rengi belli olan minicik gözlerini kaplayan göz kapağı çukurlarını, fındık burnunun ucunu ve kağıt kadar ince olan derisinden görünen damarları izleme fırsatınız olabilirdi. Beyninin her iki tarafıda gelişiyor ve ilik kemiği şekillenip alyuvarları üretmeye başlayana kadar karaciğerleri bu görevi üstleniyor. Şuanda onun bir pankreası ve apandisti bile var. Onu bu kadar küçük görmekten vazgeçin; küçük bedenine besin ve oksijen taşıyan bağımsız kan damarı gibi olan göbek bağına bağlanmış bağırsaklarında bir düğüm var. Rahminiz önceki 5 haftaya göre nerdeyse iki katına ulaştı. Artık yemek yemeleriniz, kokulara karşı kötü hislerinizden dolayı sıkıntı yaşıyor olabilirsiniz, aksine kendinizi iyi hissediyorsanızda şüphelenmeyin gayet iyisiniz. Bende kendimi bu konuda hep şanslı hissetmişimdirki hiç mide bulantısı kusma yaşamadığım için. Belirtiler her bünyeye göre değişiklik gösterebilir, endişelenmeyin sorun olduğunu dşündüğünü biz konu varsa bu riskli haftalarda lütfen doktorunuza danışın.

Şu anda hamile kalmadan önceki halinize göre vücudunuzla %10 daha fazla kan var, kan değerlerinizin yükselmesi ve böbreklerinizin ekstra sıvıyı işleme çalışması sebebilye artık daha sık idrara çıkma isteği duyabilirsiniz. Hamileliğinizin sonunsa kadar geçen sürede bebeğinizin ihtiyaçlarını karşılayabilmeniz için damarlarınızda akan kan %40-45 oranında daha fazla olacaktır. Sizin endişelenmenize gerek kalmadan vücudunuz çoktan önlemleri almaya başladı. Artık ilk muayene zamanınız geldi. Soracağınız bir sürü soru olmalı, ben hep soracağım soruları heyecandan unuttuğum için sorularımı not ederek doktoruma gidiyordum. Sizde öyle yapabilirsiniz.

İlk doktor randevusuna nasıl hazırlanmalıyım?

Bütün sorularınızı not edin, daha ne hissetiğinizi bilemeseniz bile endişeleriniz varsa mutlaka doktorunuzu bilgilendirin. Kullandığınız tüm ilaçların listeleyin, gıda takviyesi v.s. gibi şeyler varsa doktorunuzu bilgilendirmeyi unutmayın. Takvime bakın son regl döneminizin ilk gününü not edin. Çünkü doktorunuz ilk olarak onu soracaktır ve bebeğinizin ne zaman doğacağı ile ilgili tahminler bu günden hesaplanacaktır. Kendinizin ve eşinizin herhangi bir kalıtsal hastalık olup olmadığıi özellikle kromozomsal bir bozukluğu olan bir yakınınız varsa bunu doktorunuza anlatınki yapacağı testlerde ihtiyaç duyulacaktır.

İlk randevunuzda ne olacaktır?

Doktorunuz özellikle fiziksel ve duygusal olarak nasıl hissettiğinizi, şikayetiniz olup olmadığını ve endişelerinizi soracaktır. Sizin sorularınıza yanıt verecektir. İlk muayenenin asıl amacı bebeğiniz ile sizin sağlığınızı koruyabilmeniz adına neler yapmanız gerektiğini anlatmaktır. Doktorunuz kilonuzu, kan basıncınızı ve idrarınızı kontrol eder. En önemlisi ultrasonda bebeğinizin pozisyonunu kontrol ederek müthiş kalp atışlarını size dinleterek bebeğinizin ilk resmini size gösterir. Ben doktor randevularına hep eşimle beraber gittim. ilk ve son randevuda dahil buna. İlk kalp atışlarını duyduğumuz anı hiç unutmuyorum. Eşimle göz göze gelip adeta bu bizim bebeğimiz mi der gibi şaşkınlıkla bakmıştık. Artık bebeğiniz olduğunu söyleyebilirsiniz ilk kalp atışlarını duydunuz… Eşiniz de olabildiğince sizinle beraber bu anların tadını çıkarması için sizin yanınızda olmalıdır. Babalık annelik gibi önceden hazırlanılan bir durum olmadığı için ondan bebeğiniz doğduğunda sudan çıkmış balık gibi oluyorlar. Bu yeni düzene siz 40 hafta boyunca hazırlandınız ama o bunun farkında değil. Eşinize zaman tanıyın, oda bu duruma alışacaktır.

Eşinizde sizinle beraber randevuya gelmeli mi?

Size kalmış ama bence gelmeli, Çünkü babalık annelik gibi bir duygu değil, siz içinizdeki yavrunun her anına şahit olabiliyorsunuz ama babalar sadece buna dışardan dahil olabiliyorlar. Sizinle aynı duyguları hiseetmesi mümkün değil tabiki, bu sebeple hem alışması bakımından hemde bundan sonraki süreçler daha keyifli olacağınıdan bebaber gitmeniz bu anlamda önemli.

Artık bu haftadan itibaren her ay göbeğinizin fotoğrafını çekerek mucize anları yaşatmak isteyebilirsiniz. Hatta her ay aynı kıyafeti giymeyi denerseniz, aynı yerde aynı pozu verirseniz bebeğinize ve size güzel bir anı kalacaktır.
 
 

 
 


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Siz de Karküreyici Ebeveynlerden misiniz???

        Avustralyalı tanınmış çocuk psikoloğu Dr. Michael Carr-Gregg’e göre helikopter ebeveynliğin bir anlamda daha ileri bir versiyonu olan ve çocuklarının önüne çıkan her tür zorluğu ortadan kaldıran “kar küreyici” ebeveyn nesline geçtiğimizi söylemekle kalmayıp, bu konuda bizleri uyarıyor. Dr. Michael Carr-Gregg, X Kuşağı ebeveynlerinin çocuklarının hayatını çok kolaylaştırdığını, böylece çocukların karşılaştıkları problemleri kendileri çözemez ya da önlerine çıkan engelleri kendileri aşamaz hale geldiklerini söylüyor. Geçmişin sert, otoriter ve kuralcı ana-babaları nasıl oldu da yumuşacık oldular bilinmez ama b u kuşağın ebeveynleri çocuklarının önlerine çıkan engelleri ortadan kaldırarak, onların hayatını mümkün olduğunca kolay bir hale getirmeye çalışıyorlar. Bu ne kadar doğru düşünmek gerekli.!!! Ben ve benim gibi çalışan anne babalar yoğun iş yaşamları nedeniyle çocuklarına yeteri kadar zaman ayıramamanın sıkıntısı içinde. Bu sebeple beynimize psiko

Mutlu olan çocuk Başarılı olacak çocuk görüşündeyim.

  Çocuklarımızı ağlatmasak ne güzel olur değil mi?   Oğlumu bugüne kadar ödül / ceza yöntemiyle ya da korkutarak büyütmedim… Uzmanlarda bu konuda çelişiyor. Bazı uzmanlara göre çocuğun hatasını anlaması için ceza verilmeli, bazılarına göre ödül ve ceza sisteminin hiç işe yaramadığı aksine çocukların olumsuz davranışlarını bireye daha çok yerleştireceğini söylüyorlar. Ben çocuk gelişimi uzmanı değilim sadece farklı görüşleri olan uzmanların kitaplarını okuyorum ve kendime göre doğru olan davranış biçimini belirlemeye çalışıyorum. Benim tek bir amacım var Çınar’ın herşeyden önce hatta benden öte bile mutlu olması. Zaten tüm anneler böyle değil midir? Tabi ki bende zaman zaman sinirleniyorum, kızıyorum oğluma, ama nihayetinde kızdığım için özür dileyebiliyorum. Sonuçta ne olursa olsun Çınar da bir birey ve annesinin de kendisi gibi hata yapabileceğini biliyor.

Bazen sorgulamak için düşmek lazım düşlerden hayatın içine; gel- git yaşamak lazım, ama biz her gün sabahtan diğerine git- gel yapabiliyoruz ancak…

Bazen yaşamın anlamını sorguluyoruz ya, bence hiç cevap alamıyoruz. Tabi alamıyoruz diye sorgulamaktan vazgeçelim demiyorum ama ya deliler haklıysa… biz boş bir dünyanın hunisinin içinden geçiyorsak, ya zaman kavramı yoksa boşuna saatlere bakıp akşam olmasını bekliyorsak. Yada dünya yuvarlak değilde huni gibiyse; evrenden aşağı düştüğümüzü hissediyorsak. Aslında deli diye adlandırdığımız insanlara benim saygım sonsuz. Bizim olmadığımız bir boyutta kendi hayallerinde yaşıyorlar. Sadece şartlar onlara uygun değil. Bizim dünyamız onların dünyasından çok daha kirli, dağınık ve çekilmez. Sonuçta hepimiz nefes alıyoruz, dünya yuvarlakmış kareymiş kime ne? Yada biz göremedikten sonra uzaylılar var olsa olmasa kim gerçekliğine inanırki.? Bazen sorgulamak içinde düşmek lazım düşlerden hayatın içine; gel- git yaşamak lazım, ama biz her gün sıradan bir sabahtan diğerine git- gel yapabiliyoruz ancak. İçimize de atamıyoruz artık orası da doldu, e tabi trafik sadece yolda değil, beynim