Ana içeriğe atla

Annelik Serüveni 10. Hafta


Bu hafta bebeğiniz çilek büyüklüğünde ve nerdeyse 3cm’den birazcık uzun. Bebeğiniz şu anda gelişiminin en önemli ve kritik aşamasını tamamlamış bulunuyor. Artık bu haftadan sonra organlarının ve dokularının hızla gelişeceği döneme girmiş olacak. Böbrekleri, bağırsakları, karaciğeri beyni gibi tüm hayati organları oluştu ve artık işlemeye başladı. Bundan sonra doğuma kadar bütün bu organlar gelişmeye devam edecektir. Ayakları da vücudun önüne çıkacak kadar büyüdü artık. Omurganın ana hatları teninden belli oluyor ve bel kemiği sinirleri omuriliğinden uzanarak gelişiyor.
Bebeğinizin alnı, beyninin gelişmesinden dolayı biraz şişkinidir ve kafasının biraz yukarısındadır, ayrıca vücudunun uzunluğunun yarısı kadardır. İlerleyen haftalarda uzunluğu iki katına çıkacaktır.

Bebeğiniz kollarını bükebiliyor, birbirinden yeni ayrılmış ve küçük ayak parmaklarını oynatabiliyor. Bu dönemde bebeğiniz gün içerisinde daha aktif oluyor, En önemli aktivitesi uyku ve uyanıklık hali diye tanımlayabiliriz.
Hamileliğiniz boyunca çeşitli aktivitelere katılabilirsiniz. Yürüyüş ve yüzme, tüm 9 ay boyunca yapabileceğiniz en iyi seçenekler arasında. Yapacağınız egzersizler, kaslarınızı güçlü, dirençli ve dayanıklı hale getirerek, hamileliğiniz boyunca aldığınız kiloları taşıyabilmenize, fiziksel yorgunluklara dayanabilmenize ve doğumdan sonra daha çabuk forma girmenize fayda sağlar.

Rahminiz şu an bir greyfurt büyüklüğünde, yani hamilelikten önceki halinin iki katı kadar. Bu haftalarda yorgunluk hissiniz devam ediyor olmalı. Bir sonraki doğum öncesi kontrolünüzde, bebeğinizin yine hızlı kalp atışlarını dinleyebileceksiniz. Normal kıyafetleriniz üzerinize dar gelmeye başlamış olabilir; özellikle göğüsleriniz artık sütyeninize sığmıyor olabilir. Bu hafta belki gebelik kıyafeti giymeye başlayabilirsiniz. Karnınız hem şişkinlikten hem de hafif kilo aldığınız için gittikçe büyüyor. Beli lastikli rahat kıyafetler giymek günü daha rahat geçirmenizi sağlayacaktır.

Hamilelik Döneminde Yoga Yapmak.

Yoga, kişinin kendini rahat hissettiği sürece yapılabilir. Zaman içinde devam edip güç ve odaklaşma arttığı zaman bu süreç arttırılabilir.

Bu şekilde dingin, neşeli ve sağlıklı bir ortam oluşur ki bu, bebeğinizin için de en uygun atmosferdir.  Çünkü içeride yaşayan bebek annenin adeta bir uzantısı gibidir; anne mutlu ve rahat ise bebek de mutlu, mutsuz veya sıkıntılı ise bebek de mutsuz olacaktır.

Yoga yalnızca bir egzersiz olarak görülmemelidir. Yoga, kendini ve içinde bulunulan yeni durumu kabul etmektir. Sizin yeni durumunuza alışmanızı sağlayacak, ayrıca hissedilen tüm gerginlikleri gevşetmek ve ruhu güçlendirmek için bir yol gösterecektir.

Hamilelikte yoganın ne gibi yararları vardır?

Hamilelik süresince düzenli yapılan yoga programı ile kişinin fiziksel kondisyonu korunmuş olur. Hamileliğe bağlı duruş bozuklukları en aza iner. Dolaşım ve solunum sistemleri güçlenir.
Hamilelikte mide bulantısı ve kusmaların azalmasına yardımcı olur. Karın kaslarının güçlenmesini sağlayarak, bağırsak hareketlerini rahatlatır. Vücutta meydana gelen ödemler azalır. Hamilelik sürecinde yoga ile bedensel ve zihinsel gerginliklerden uzaklaşarak huzurlu olmak hedefleniyor. Stresi bedende biriken öfkeyi atmak için tavsiye ederim. Ayrıca bedeni ve bebeği sevmeyi arttırır, kabullenmeyi ve bağlanmayı sağlar.

Yogaya pek çok uzmana göre 12. haftaya kadar beklemekte yarar vardır.  Buradaki amaç vücudun bu gebelik haftasına kadar gebeliğinin değişimlerinin başlaması için zaman verilmesidir.

Doğum anında da gerginliği azaltarak doğumun daha kolay ve hızlı olmasına yardımcı olur. Çünkü; doğum anında doğru alınan nefesler hem kişiyi psikolojik olarak rahatlatır hem de annenin oksijeni daha doğru şekilde kullanmasını sağlayarak doğumu kolaylaştırmaktadır. Ayrıca paranayama (solunum egzersizleri) normal doğumda kadının en büyük yardımcısı olur.

Demir takviyesi zamanı

Beynin besini demir, sağlıklı gebelik diyetinin en önemli maddelerinden biri olup; kanınızdaki oksijen taşıyıcısı olarak görev alır. Uygun bir demir takviyesi, kanınızdaki oksijen taşıyıcısıdır ve hemoglobin üretimine katkı sağlar. Sağlıklı kırmızı kan hücrelerine sahip olmak, anemi riskinizi azaltır. Bazen demir eksikliği olarak da adlandırılan anemi, sizi yorgun, bitkin ve halsiz hissettirir. Demir oranı yüksek olan gıdaları, C Vitamini kaynaklarıyla birleştirirseniz vücudunuzun ideal demir alımını sağlamış olursunuz. C Vitamin için meyveler ve taze sıkılmış meyve suları idealdir. Kanınızdaki demir değerleri, hamilelik süresinde düzenli olarak kontrol edilecektir. Fakat eğer bitkin veya yorgun hissediyorsanız, doktorunuza bildirmeniz yararlı olur. Belki bir süreliğine takviye almanız gerekecektir.

Demir oranınızı arttıracak besinler

Kırmızı et, Balık - somon, sardalya, yumurta, Kuru meyve, Tam tahıllı ekmek, Fasulye, mercimek, nohut, Fındık, kaju, çekirdek, Kuru erik, kayısı ve üzüm, Yeşil yapraklı sebzeler - brokoli, ıspanak, karalahana

C Vitamini vücudunuzun demir alımına yardımcı olur; yani demir içeren besinler tüketirken taze meyve yemeyi unutmayın. Demir takviyesi almanız tavsiye edilmiş olabilir, fakat doktorunuza danışmadan başlamamanız önerilir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Siz de Karküreyici Ebeveynlerden misiniz???

        Avustralyalı tanınmış çocuk psikoloğu Dr. Michael Carr-Gregg’e göre helikopter ebeveynliğin bir anlamda daha ileri bir versiyonu olan ve çocuklarının önüne çıkan her tür zorluğu ortadan kaldıran “kar küreyici” ebeveyn nesline geçtiğimizi söylemekle kalmayıp, bu konuda bizleri uyarıyor. Dr. Michael Carr-Gregg, X Kuşağı ebeveynlerinin çocuklarının hayatını çok kolaylaştırdığını, böylece çocukların karşılaştıkları problemleri kendileri çözemez ya da önlerine çıkan engelleri kendileri aşamaz hale geldiklerini söylüyor. Geçmişin sert, otoriter ve kuralcı ana-babaları nasıl oldu da yumuşacık oldular bilinmez ama b u kuşağın ebeveynleri çocuklarının önlerine çıkan engelleri ortadan kaldırarak, onların hayatını mümkün olduğunca kolay bir hale getirmeye çalışıyorlar. Bu ne kadar doğru düşünmek gerekli.!!! Ben ve benim gibi çalışan anne babalar yoğun iş yaşamları nedeniyle çocuklarına yeteri kadar zaman ayıramamanın sıkıntısı içinde. Bu sebeple beynimize psiko

Mutlu olan çocuk Başarılı olacak çocuk görüşündeyim.

  Çocuklarımızı ağlatmasak ne güzel olur değil mi?   Oğlumu bugüne kadar ödül / ceza yöntemiyle ya da korkutarak büyütmedim… Uzmanlarda bu konuda çelişiyor. Bazı uzmanlara göre çocuğun hatasını anlaması için ceza verilmeli, bazılarına göre ödül ve ceza sisteminin hiç işe yaramadığı aksine çocukların olumsuz davranışlarını bireye daha çok yerleştireceğini söylüyorlar. Ben çocuk gelişimi uzmanı değilim sadece farklı görüşleri olan uzmanların kitaplarını okuyorum ve kendime göre doğru olan davranış biçimini belirlemeye çalışıyorum. Benim tek bir amacım var Çınar’ın herşeyden önce hatta benden öte bile mutlu olması. Zaten tüm anneler böyle değil midir? Tabi ki bende zaman zaman sinirleniyorum, kızıyorum oğluma, ama nihayetinde kızdığım için özür dileyebiliyorum. Sonuçta ne olursa olsun Çınar da bir birey ve annesinin de kendisi gibi hata yapabileceğini biliyor.

Bazen sorgulamak için düşmek lazım düşlerden hayatın içine; gel- git yaşamak lazım, ama biz her gün sabahtan diğerine git- gel yapabiliyoruz ancak…

Bazen yaşamın anlamını sorguluyoruz ya, bence hiç cevap alamıyoruz. Tabi alamıyoruz diye sorgulamaktan vazgeçelim demiyorum ama ya deliler haklıysa… biz boş bir dünyanın hunisinin içinden geçiyorsak, ya zaman kavramı yoksa boşuna saatlere bakıp akşam olmasını bekliyorsak. Yada dünya yuvarlak değilde huni gibiyse; evrenden aşağı düştüğümüzü hissediyorsak. Aslında deli diye adlandırdığımız insanlara benim saygım sonsuz. Bizim olmadığımız bir boyutta kendi hayallerinde yaşıyorlar. Sadece şartlar onlara uygun değil. Bizim dünyamız onların dünyasından çok daha kirli, dağınık ve çekilmez. Sonuçta hepimiz nefes alıyoruz, dünya yuvarlakmış kareymiş kime ne? Yada biz göremedikten sonra uzaylılar var olsa olmasa kim gerçekliğine inanırki.? Bazen sorgulamak içinde düşmek lazım düşlerden hayatın içine; gel- git yaşamak lazım, ama biz her gün sıradan bir sabahtan diğerine git- gel yapabiliyoruz ancak. İçimize de atamıyoruz artık orası da doldu, e tabi trafik sadece yolda değil, beynim