Ana içeriğe atla

Annelik Serüveni 11. Hafta


Bebeğiniz artık bir incir büyüklüğünde ve şu anda 4 cm'e ulaştı ve bütünüyle şekillenmiş olarak bir incir büyüklüğüne geldi. Bir hafta sonra boyu şimdikinin 2 katı uzunluğunda olacak.

Bu hafta itibariyle, elleri yakın bir zamanda açılarak yumruk haline dönüşecek, diş etlerinin altında minik dişlerinin yerleri oluşmaya başlayacak ve bazı kemikleri giderek daha çok güçlenecek. Beyni, ciğerleri ve böbrekleri formlarını aldılar ve çalışmaya başladılar. Fakat doğuma kadar gelişmeye devam edecekler. İçinde yüzdüğü amniyotik sıvıda soluyabiliyor ve idrarını yapabiliyor.

Tekme atmayı öğrendi ve bunu yapmayı çok seviyor. O şu anda tekmelemelere ve kendi kendine gerinmelere, esnemelere başladı bile, yalnız küçük hareketleri o kadar etkisiz ki rahminizde dolaşan bir su balerinini / baletini andırıyor. İlerleyen zamanda vücudu büyüdükçe, bu küçük hareketleri de daha gelişkin ve etkili olmaya başlayacak. Maalesef siz, bebeğinizin ne yaptığı akrobasilerini ne de gelişen diyaframı yüzünden oluşan hıçkırıklarını, bir ya da iki ay daha hissetmeyebilirsiniz.

11. haftanızda mide bulantınız yavaş yavaş azalıyor. Kendinizi daha enerjik hissetmeye başlayacaksınız. Kabızlık size biraz sıkıntı yaratmaya başlamış olabilir (Sindirimi yavaşlatan hormonal değişimler yüzünden olur) bir de midenizde yanmalar oluşabilir. (Bu da yine hormon değişimlerinden kaynaklanır).  Eğer mide bulantılarınız yüzünden yeterince iyi beslenemediğinizi ve sağlıklı yiyecekler yiyemediğinizi düşünüyorsanız endişelenmeyin. Bu süreye kadar yeterince kilo alamadığınızı da düşünebilirsiniz. Sadece şunu unutmayın ki, bu çekilen sıkıntıların hepsi çok mucizevi bir şey için geçici olarak hissedilecektir. Genelde anne adayları ilk dönemlerinde 2 ile 5 kilo arasında değişen kilolar alıyorlar. Sonrasında vücut değişimleriniz biraz daha normale dönecek ve daha rahat etmeye başlayacaksınız. Bu günlerde daha aç hissedebilirsiniz; Bu iyi bir şey. Sabah bulantılarınız geçiyor ve iştahınız kabarmaya başladı. Artık hem kendiniz hem de bebeğiniz için besleniyorsunuz ama bu noktada asıl önemli olan doğru ve sağlıklı beslenmeniz.

Kalsiyum takviyesi zamanı: Şuanda bebeğiniz hızlı bir gelişim sürecinde. Kalsiyum, onun uzayan, gelişen ve güçlenen kemikleri için sizin ise dişleriniz ve kemikleriniz için çok önemli. Bebeğinizin sinirleri ve kaslarının gelişiminde rol oynar; sağlıklı çalışabilmesini sağlar. Kalp atışlarını düzenler ve kanının pıhtılaşmasını sağlar.
Kalsiyum ihtiyacınızı karşılayacak besinler; Süt ürünleri, pastörize süt, peynir, yoğurt, badem, susam, Fasulye, bakliyat, İncir ve Ispanak

 Hamilelikte alınmaması gereken besinler
Bu dönemde deniz ürünleri tüketmenizin yararları olmakla beraber bazı balık çeşitlerini yemeniz sakıncalıdır. Balık iyi bir protein ve Omega 3 kaynağıdır. Bebeğinizin göz ve beyin gelişimi için yararlıdır. Bu durumda önemli olan, kirletici maddeleri en düşük balık çeşitlerini seçip, ölçülü tüketmeye çalışmaktır. Bu balıklar arasında köpek balığı; kılıç balığı, uskumru, kiremit balığı çeşitlerinin; çiğ ve az pişmiş (Füme ve salamura da dâhil) balıkların tüketilmemesi önerilir. Pastörize edilmemiş yumuşak peynirler, çiğ veya az pişmiş etler, şarküteri etleri ve çiğ yumurta, içeren ürünler,  Pastörize edilmemiş meyve suları; süt ve yumurta içeren içecekler tavsiye edilmez.

Hamilelikte kahve tüketimi:
Hamilelikte kafein tüketiminin tabu olduğunu duymuş olabilirsiniz ama ölçülü bir şekilde tüketmenizde sakınca yoktur. Doktorlar arasında tartışması senelerce devam eden bu sürecin sonunda, kafeinin plasentayı geçmesine rağmen günde 300 mg’dan az tüketildiğinde, bebek için zararsız olacağında karar kılındı. Bu miktar 2 ya da 3 fincan kahveye tekabül etmekle beraber kahvenin sertlik derecesine de bağlıdır. Bunun yanı sıra içinde kafein olan çikolata, çay, kola ve daha birçok meşrubatın da dikkatlice tüketilmesi önerilir.

 Besin zehirlenmesinden korunmak için öneriler:
Tükettiğiniz bütün et ürünlerini iyice pişirin. Bir besin termometresi yardımı ile etin iç sıcaklığını kontrol edin veya etin orta kısmını iyice pişirin. Kalan yemeklerinizi iki saatten fazla dışarıda bekletmeyin. Tekrar ısıttığınızda ise buhar verene kadar ısıtmaya dikkat edin. Şarküteri ürünleri (Pizza, sıcak sandviç vb.) ısıtmadan yemeyin. Pişmemiş et ürünlerini diğer gıdalardan ayrı muhafaza edin. Ellerinizi sıcak sabunlu su ile yıkayın. Yıkanmamış gıdalar, çiğ et ürünleri, deniz ürünleri, yumurta ve şarküteri ürünleri ile temas etmiş yüzeyleri de bu şekilde temizleyin. Tüketime hazır aldığınız paket ya da konserve ürünleri, son kullanma tarihi geçmemiş olsa dahi bekletmeden tüketin. 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Siz de Karküreyici Ebeveynlerden misiniz???

        Avustralyalı tanınmış çocuk psikoloğu Dr. Michael Carr-Gregg’e göre helikopter ebeveynliğin bir anlamda daha ileri bir versiyonu olan ve çocuklarının önüne çıkan her tür zorluğu ortadan kaldıran “kar küreyici” ebeveyn nesline geçtiğimizi söylemekle kalmayıp, bu konuda bizleri uyarıyor. Dr. Michael Carr-Gregg, X Kuşağı ebeveynlerinin çocuklarının hayatını çok kolaylaştırdığını, böylece çocukların karşılaştıkları problemleri kendileri çözemez ya da önlerine çıkan engelleri kendileri aşamaz hale geldiklerini söylüyor. Geçmişin sert, otoriter ve kuralcı ana-babaları nasıl oldu da yumuşacık oldular bilinmez ama b u kuşağın ebeveynleri çocuklarının önlerine çıkan engelleri ortadan kaldırarak, onların hayatını mümkün olduğunca kolay bir hale getirmeye çalışıyorlar. Bu ne kadar doğru düşünmek gerekli.!!! Ben ve benim gibi çalışan anne babalar yoğun iş yaşamları nedeniyle çocuklarına yeteri kadar zaman ayıramamanın sıkıntısı içinde. Bu sebeple beynimize psiko

Mutlu olan çocuk Başarılı olacak çocuk görüşündeyim.

  Çocuklarımızı ağlatmasak ne güzel olur değil mi?   Oğlumu bugüne kadar ödül / ceza yöntemiyle ya da korkutarak büyütmedim… Uzmanlarda bu konuda çelişiyor. Bazı uzmanlara göre çocuğun hatasını anlaması için ceza verilmeli, bazılarına göre ödül ve ceza sisteminin hiç işe yaramadığı aksine çocukların olumsuz davranışlarını bireye daha çok yerleştireceğini söylüyorlar. Ben çocuk gelişimi uzmanı değilim sadece farklı görüşleri olan uzmanların kitaplarını okuyorum ve kendime göre doğru olan davranış biçimini belirlemeye çalışıyorum. Benim tek bir amacım var Çınar’ın herşeyden önce hatta benden öte bile mutlu olması. Zaten tüm anneler böyle değil midir? Tabi ki bende zaman zaman sinirleniyorum, kızıyorum oğluma, ama nihayetinde kızdığım için özür dileyebiliyorum. Sonuçta ne olursa olsun Çınar da bir birey ve annesinin de kendisi gibi hata yapabileceğini biliyor.

Bazen sorgulamak için düşmek lazım düşlerden hayatın içine; gel- git yaşamak lazım, ama biz her gün sabahtan diğerine git- gel yapabiliyoruz ancak…

Bazen yaşamın anlamını sorguluyoruz ya, bence hiç cevap alamıyoruz. Tabi alamıyoruz diye sorgulamaktan vazgeçelim demiyorum ama ya deliler haklıysa… biz boş bir dünyanın hunisinin içinden geçiyorsak, ya zaman kavramı yoksa boşuna saatlere bakıp akşam olmasını bekliyorsak. Yada dünya yuvarlak değilde huni gibiyse; evrenden aşağı düştüğümüzü hissediyorsak. Aslında deli diye adlandırdığımız insanlara benim saygım sonsuz. Bizim olmadığımız bir boyutta kendi hayallerinde yaşıyorlar. Sadece şartlar onlara uygun değil. Bizim dünyamız onların dünyasından çok daha kirli, dağınık ve çekilmez. Sonuçta hepimiz nefes alıyoruz, dünya yuvarlakmış kareymiş kime ne? Yada biz göremedikten sonra uzaylılar var olsa olmasa kim gerçekliğine inanırki.? Bazen sorgulamak içinde düşmek lazım düşlerden hayatın içine; gel- git yaşamak lazım, ama biz her gün sıradan bir sabahtan diğerine git- gel yapabiliyoruz ancak. İçimize de atamıyoruz artık orası da doldu, e tabi trafik sadece yolda değil, beynim