Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ekim, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Siz de Karküreyici Ebeveynlerden misiniz???

        Avustralyalı tanınmış çocuk psikoloğu Dr. Michael Carr-Gregg’e göre helikopter ebeveynliğin bir anlamda daha ileri bir versiyonu olan ve çocuklarının önüne çıkan her tür zorluğu ortadan kaldıran “kar küreyici” ebeveyn nesline geçtiğimizi söylemekle kalmayıp, bu konuda bizleri uyarıyor. Dr. Michael Carr-Gregg, X Kuşağı ebeveynlerinin çocuklarının hayatını çok kolaylaştırdığını, böylece çocukların karşılaştıkları problemleri kendileri çözemez ya da önlerine çıkan engelleri kendileri aşamaz hale geldiklerini söylüyor. Geçmişin sert, otoriter ve kuralcı ana-babaları nasıl oldu da yumuşacık oldular bilinmez ama b u kuşağın ebeveynleri çocuklarının önlerine çıkan engelleri ortadan kaldırarak, onların hayatını mümkün olduğunca kolay bir hale getirmeye çalışıyorlar. Bu ne kadar doğru düşünmek gerekli.!!! Ben ve benim gibi çalışan anne babalar yoğun iş yaşamları nedeniyle çocuklarına yeteri kadar zaman ayıramamanın sıkıntısı içinde. Bu sebeple beynimize psiko

İletişim Sadece Konuşmaktan İbaret Değildir.

Size bir hikayeden bahsetmek istiyorum. Biraz sıradışı ama gerçek bir hikaye. Okumanızı şiddetle tavsiye ettiğim Bruce D. Perry ve Maia Szalavıtz’in kaleme aldığı “Köpek Gibi Büyütülmüş Çocuk” kitabında anlatılan, yaşanmış bir hikayeden alıntı yaparak sevmek, ilgi göstermek bir çocuğun hayatını ne derecede şekillendirdiği anlayacağımızı sanıyorum. Hikaye de şöyle anlatılıyor. Peter konuşma geriliği, dikkat sorunları, davranış problemleri olan yedi yaşında bir çocuktur. Ailesiyle beraber Dr. Perry’le görüşmek üzere ofisine gelmiştir. Peter zaman zaman kontrolünü tamamen kaybettiği, öfke patlamaları yaşadığı ve bu öfkenin bazen saatlerce devam ettiği ailesi tarafında belirtilmiştir. Peter’in annesi babası onu üç yaşındayken Rusya’da bir yetimhaneden evlatlık almıştır. Meleğe benzeyen Peter’ı görür görmez vurulmuşlardı. Yetkililer onun nasıl iyi beslendiği ve yetimhanenin çok temiz olduğundan bahsetmişlerdi. Fakat Peter ve diğer çocuklara bebekliklerinde hiç ilgi ve şevkat göster

Hayal Et Prenses !!! Gerçekte Prenses Elbisesine ve Taca İhtiyacın yok….

                                     Kız çocuklarımız birer prensestir. Prenses Elbisesine, taca, rujlara, ojelere ihtiyacı yoktur. Hepimizin bildiği üzere Disney markasının prensesleri bir kızın en değerli özelliğinin güzelliği olduğun fikrinden yola çıkarak kız çocuklarımıza kendi ve diğer çocukların fiziksel görünüşleriyle sağlıksız bir biçimde meşgul olmaya itiyor.   Buda kızlarımızın ilk önce dış görünüşe önem vermelerini, birbirlerini farklılıklarıyla kabul etmeyip, ayrımcılık yapmalarına kadar uzanan boyutlara gelmesine neden oluyor. Gerçeklik önemli bir kavram, hayat maalesef masallardaki kadar güzel olmayabiliyor. Çocuklarımız özellikle kızlarımız için yaratılan toz pembe dünya bir bakmışız ki evimizin ta içinde davranışlarında, hatta bakışlarında bile görmek çok kolay artık. Çok güzel belirlenen pazarlama stratejileri ile sektör haline dönüşen bu dünya arasında gerçekliği kavramak kızlarımız için ne kadar zor düşünsenize?

Mutlu olan çocuk Başarılı olacak çocuk görüşündeyim.

  Çocuklarımızı ağlatmasak ne güzel olur değil mi?   Oğlumu bugüne kadar ödül / ceza yöntemiyle ya da korkutarak büyütmedim… Uzmanlarda bu konuda çelişiyor. Bazı uzmanlara göre çocuğun hatasını anlaması için ceza verilmeli, bazılarına göre ödül ve ceza sisteminin hiç işe yaramadığı aksine çocukların olumsuz davranışlarını bireye daha çok yerleştireceğini söylüyorlar. Ben çocuk gelişimi uzmanı değilim sadece farklı görüşleri olan uzmanların kitaplarını okuyorum ve kendime göre doğru olan davranış biçimini belirlemeye çalışıyorum. Benim tek bir amacım var Çınar’ın herşeyden önce hatta benden öte bile mutlu olması. Zaten tüm anneler böyle değil midir? Tabi ki bende zaman zaman sinirleniyorum, kızıyorum oğluma, ama nihayetinde kızdığım için özür dileyebiliyorum. Sonuçta ne olursa olsun Çınar da bir birey ve annesinin de kendisi gibi hata yapabileceğini biliyor.

Çocuklar duygu ve düşüncelerini ne kadar saklasalar bile çizgileri kendilerini ele verir.

Resim yapabilmek, insan beyninin içinde işlenerek hafızaya alınmış duyusal bir uyarana ince motor yeteneği ile yanıt verilebilmesidir. Yani resim çizmek için duygusal bir algının farkedilmesi, bu uyarıyı organize ederek, ince bir koordinasyon gösterebilme yeteneğine sahip olmaktır. Çocuk resimlerindeki figürler evrenseldir. Yani ağaçları tüm çocuklar yeşil ve yuvarlak çizer içinde küçük yuvarlak kırmızı elmalar bulunur. Ya da ev çizerken iki penceresi bir dış kapısı üçgen çatısı bulunur. Bence bu; aslında tüm insanların aynı doğduğuna, bizlerin çocuklarımızı farklılaştırdığımıza işaret eder. Hiçbirşeyin eşit şartlarda olmadığı hayata aslında aynı nitelikteki çocuklar dünyaya geliyor. Şartlar kaderin belirlenmesinde ilk adımı oluşturuyor.