Ana içeriğe atla

Gökkuşağının Yedi Renginden Kar Çiçeklerine Hediye


Karlı bir günün sabahında başlıyordu hikaye; uzun yolların sonunda hayalleri büyük, kara kaşlı, çakır gözlü, güzel yüzlü çocuklar bekliyorlardı. Kocaman hayalleriyle bir dilek tuttular, sıcacık yürekleriyle ablaları abileri karlı yolları aşarak dileklerini gerçekleştirmek için yola koyuldular. Güneşin az göründüğü, göründüğünde bile ısıtmadığı yerlerdi buraları. Kar kış boyu hiç erimezdi orda ama kar çiçekleri çoktu, hepsi her sabah aynı karlı yollardan çiçek bahçesine gitmek için yola koyulurlardı.  Gönülleri sıcaktı, karı eritmese de yüreğine bir sıcaklık verirdi buralar insana.
Bu hikaye de iki kahraman vardı "Biz buradayız, Biz buradayken size hiçbir şey olmaz” diyen gittikleri yere baharı getiren gökkuşağının yedi rengi, birde gökkuşağına gülümseyerek bakan kar çiçekleri vardı. Kar çiçekleri “Gelin karlı bahçemizi görün” dediler. Gökkuşağı da topladığı gibi bütün renklerini onlarca çiçeklerin yetiştiği ve birinin değil, sevgiye ihtiyacı olan bütün kar çiçeklerine baharın renklerini sevgiyle taşımaya. Sevginin olduğu yerde çiçekler solmaz, sobalar yanar yürekler üşümez. Böyle hayaller ararız kendimize bulunca da seviniriz çiçeklerimize özenle baktılar diye.  Sizler varken karlar altında bile solmaz çiçekler, kar çiçekleriyle dolar heryer.
 
Mutluluk dediğin bu değil midir aslında? Bazen de ihtiyacı olanların yanında varolmak değil midir?  Her çocuğun ilgiye ve sevgiye ihtiyacı var ama sadece kendi çocuğumuzun değil. İlgiyle büyüyemeyen çocukların yüzünü güldürmek kadar mutluluk dolu ne vardır ki? Onlar hepimizin çocukları, bizlerden uzaklarda olması onları sevmeyeceğimiz ve onlarla ilgilenemeyeceğimiz anlamına gelmez ki. Yüreğimiz sevgiyle büyür, geleceğimiz de sevgiyle büyütülen çocuklarla gelişir.
 
Sevgili “Bahçeşehir Çekmeköy Okulu Yetkililerine, Velilerine ve Öğrencilerine” kar çiçeklerimize sahip çıktığınız için sonsuz teşekkürlerimi iletiyorum. Damdan düşer gibi yüreklerine düştünüz sevginizle. Soğuyan bedenlerini giydirmekten çok, yüreklerini ısıttınız. Çocukça gülümseyen gözlerine bir tebessüm eklemek, bizde olanları onlara verebilmek, onlarda olan gülümsemeyi görebilmek ne büyük mutluluk.
Karlı kaplı yollar bile engel değil yüz güldürmeye… Sadece istemek yeterli; yolun sonunda çocukları sevindirmek varsa değer yollara düşmeye…

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Annelik Serüveni

Hamilesiniz.. Ne güzel bir duygu, şimdiden duygularınız yeşermeye başladı mercimek tanenize. Bu serüven o kadar güzel ve zevkli geçiyor ki.. Bu serüvene gelişiniz belki benimki kadar zor olmamıştır, belki benimkinden zor olmuştur. Sizlere hem bilimsel verilerden yararlanarak hafta hafta hamilelik serüvenini anlatırken kendi hamileliğim süresinde geçen anılarımı paylaşarak size yardımcı olamaya çalışacağım. İnternette hafta hafta gebelik anlatan çok sayfa var belki ben sadece duygularımı katarak ve tecrübelerimi paylaşarak hem kendi anılarımı canlandırmak hem de oğluma bir anı bırakmak istiyorum. Bilimsel verileri internette güvenilir kaynakları birleştirerek yazdım içine biraz kendi duygularımı katarak anlatmaya çalıştım. Hadi Buyrun Başlayalım. Hepsini aynı anda okumaya başlamayın Çünkü o haftanın hislerini önceden yaşamanız mümkün olmayacağı için tekrar okuma ihtiyacı duyacaksınız. 

Annelik Serüveni 18. Hafta

Annelik dürtüleri öylesine güçlüdür ki, günde iki paket sigara içen kadının anne olacağını öğrendiği anda birden sigarayı bıraktığını sıklıkla gözlemlemişsinizdir. Bilindiği gibi en sık sigara bırakma sebeplerinin başında geçirilmiş kalp krizi gelmektedir. Yani insanlar ölüm korkusundan sigarayı bırakmaktadırlar. İkinci sırada da hamilelik gelmektedir. Annenin Bebeğine zarar verme endişesi, neredeyse ölüm korkusuyla eş bir motivasyon yaratmaktadır. Sizin sigarayı bıraktığınızdan emin olarak bu hafta bebeğinizin neler yaptığını anlatalım.

Kaldır ellerini diyorsa hayat arkanı dönsen neye yarar, sırtından vurulmak bence teslim olmaktan daha acı

Bazen sadece teslim olmayı öğrenmek gerekir. Hayata teslim olmayı. Sen bağırsan da duymayan hayata bırakmak lazım kendini. Ne çıkar ki bundan.. Kaldır ellerini diyorsa hayat sana silahı doğrultana arkanı dönsen neye yarar. Sırtından vurulmak bence teslim olmaktan daha acı. Zaten konuşarak ikna edemezken kimseyi hayat mı sana inanacak. Bence bağıra bağıra değil susarak delirtmek lazım ikna edemediklerimizi… Dedim ya bazen teslim etmek lazım ruhu bedenin acısını hissetmeden… “Bırakmıyorlar İyi olamıyorum” diyor Dostoyevski doğru söylüyor bence. Dostlar biriktirebiliyorsun sadece bu hayatta en kıymetli. Bende kendime iyi dostlar edindim, sadece insanlardan değil kitaplardan da. Bazen insanların seni anlaması kitapların anlamasından zor oluyor. Ha tam işte bunu anlatmak istiyorum dediğim satırları seviyorum. Hafızamın sildiği anıları hatırlamaktan hoşlanıyorum. Dönüp dönüp kitaplığıma bakıyorum, ne çok satır biriktirmişim geçmişten kalan… Bazen herşeyi unutup sıkı sıkıya sarılma...