Ana içeriğe atla

Annelik Serüveni 17. Hafta


Sevgili anneler karnınız büyüse bile günlük yaşamınızda hamilelik sizi pek etkilemeyecek haftalardasınız. Bol bol keyfini çıkarın, uyuyun, gezin kendinizi yormadan spor yapın. Benim hamileliğim kış aylarında geçtiği için soğukta çok gezmem mümkün olmadı ama Çınar doğduktan sonra sürekli gezdim diyebilirim. Bebeğiniz bu hafta ve sonraki haftalarda  birden bire içerde birşey avuç içindeki kelebek gibi kıpırdamaya başlar. 16. Haftadan sonra bunu hissederseniz ve hoşgeldin dersiniz annelik duygusuna. Bu duygu bebeğiniz içerde büyürken sizin de annelik içgüdüleriniz yüklenmeye başlayarak o ilk kıpırtıda sevginiz başlar….. Artık bütün bu zahmetler somut birşey içindir. Sadece ekranda bir görüntü, ultrason hoparlöründeki bir ses değildir. Bizzat içinizde birileri hareket ediyordur. Günler geçtikçe bebeğiniz güçlenecek belki de size yanıt verecek. Çınar karnımdayken babasına tekme atmaya bayılıyordu. “Hopp baba,  annemden uzak dur ondan bundan sonra o benim annem” der gibiydi. 6 yaşında olmasına rağmen hala aramızdaki ilişki çok farklı. Benim annelik duygularım bol öpmeli, sarılmalı olduğu için midir? Yada oğulların annelere düşkünlüğünden midir bilemiyorum ama çok güzel olduğu kesin….  
Anne karnında iki katlı bir zarla çevrilmiş amnios kesesi içindeki sıvıda yaşar bebeğiniz. Yerçekimi kuvveti, suyun kaldırma kuvvetiyle dengelenir. Doğduğunda bebeğiniz dış dünyada kolunu kaldıramaz, başını oynatamaz kadar güçsüzken anne karnında yaptığı uçan tekmeler çok şaşırtıcıdır. Bir denizaltı gibi boydan boya karın içinde bebek kayar ve karın cildinden de görülebilecek dalgalanmalara sebep olur.  Bazen tekme ve çarpmalar bacaklara giden sinirlere denk geldiğinde ciddi ağrılar duymanıza sebep olsa da yine de müthiş birşeydir. Bebeğiniz  hareket etikçe siz keyiflenir, hareketi azalırsa da siz endişelenirsiniz. Bir süre sonra sizin için bebeğiniz öylesine motivedir ki, çirkinleşeceğinizi bilseniz de umursamayacaksınız.  

Bebeğiniz artık iri bir domates büyüklüğünde iskeleti, yumuşak kıkırdaktan kemiğe doğru dönüşmeye başlıyor ve yaşam bağı olan göbek kordonu da gittikçe güçlenip kalınlaşıyor. bebeğinizin boyu da başından poposuna kadar 16-17 cm. uzunluğunda. (Not: Her bebek rahimde bile farklı bir gelişim gösterebilir.) Saçları, kaşları ve kirpikleri uzuyor. Ağzını açıp kapatabiliyor. Kapalı olan gözlerini kıpırdatabiliyor. Bebeğiniz de sizinle birlikte kilo alıyor ama henüz vücudunda yeterli yağ yok çünkü yağı depolayan doku yeni oluşmaya başladı. Bebeğinizin içindeki tüm majör sistemler oluşmak üzere. 17. haftada, kalbi dakikada 140-150 defa atabiliyor. Solunum sistemi de gelişiyor; göğsü solunum hareketleri yapıyor.

Düşme riskinize karşı dikkatli olun Biraz denge problemi yaşamaya başladınız mı? Göbeğiniz büyüdükçe yerçekimi merkeziniz de değişmeye başladı o yüzden bazı zamanlarda ayakta dururken dengesizlik yaşamanız çok normal. Düşme riskinizin olduğu pozisyonlardan kaçınmanızda fayda var. Alçak topuklu ayakkabılar giymeniz herhangi bir durumda tepe taklak olma riskinizi azaltır ve karnınıza gelecek bir darbeden de sizi korur. Arabada emniyet kemerini kesinlikle takmanız gerekir. Kemeri göbeğinizin altından geçirin ve omuz kayışını da göğüslerinizi rahatsız etmeyecek bir biçimde yerleştirin.

Gözlerinizin kurumaya başladığını da hissedebilirsiniz. Bunun için göz damlası kullanabilirsiniz. Eğer kontak lens kullanıyorsanız da kısa zamanlı süreçlerde takmayı deneyin. Bu yine de sizi rahatsız ediyorsa da doğuma kadar gözlüğe dönüş yapabilirsiniz. Görülen rüyalar fazlalaşabilir Birçok kadın hamileliği boyunca rüyalarının bir hayli fazlalaştığını ve canlandığını söylüyor. Ne ilginçtir ki, hamileliğin ikinci ve üçüncü dönemleri boyunca, rüyaların oluştuğu uykunun REM (Rapid Eye Movement) döneminde, hamileler daha az uyuyor. Peki, bu sık ve etkili rüyalar nerden çıkıyor? Büyük bir ihtimalle, rüya görülen uykunun REM döneminde, sık sık tuvaletiniz geldiği için, mideniz yandığı için, sırt ağrısı ve bacak ağrısı çektiğiniz için ya da pozisyonunuzda rahat edemediğiniz için uyanıyorsunuz. REM döneminde uyanmanızda sizin rüyalarınızı daha kolay hatırlamanızı sağlıyor. Diğer bir ihtimal de hamilelik döneminde kadınlar çok fazla duygu yoğunluğu yaşıyor. Mutluluktan endişeye kadar her duyguyu tepede yaşayan kadınlar, kesin bir şey söylemek mümkün değil ama belki de bu yüzden net ve sık rüya görebiliyorlar.
 
Hamilelikte özellikle son trimesterde sıklıkla canlı ve bazen de korkutucu rüyalar görülür. Bu aslında tamamen normal bir durumdur. Bu tarz rüyalar çoğunlukla hamile annenin bilinçaltı bazı korkularını, endişelerini ve bazen de anneliğe ve gebeliğe dair çözemediği kaygılarıyla yüzleşmenin dolaylı bir yoludur.

Bu dönemde özellikle bebeğin güvenliğine ve bakımına dair endişeler içeren rüyalar görülür. Bu rüyalar daha çok ilk gebelik deneyiminde annenin tecrübesizliği nedeniyle bebeğin sorumluluğuna dair taşıdığı kaygılardan kaynaklıdır. Anne çoğunlukla bebekle ilgilenemediğini, onu bir yerde unuttuğunu, kaybettiğini, bebeğin başka birine verildiğine ve bunlara benzer rüyalar görürler. Bu rüyalar daha çok olumsuz çevresel şartlar, boşanma riski, başlangıçta istenmeyen ya da tereddütlü gebeliklerde daha sık ve şiddetli görülürler.  Bu durumlarda sıkça görülen rüyalar anne adayının bilinçaltı çatışmalarını çözme çabalarının ürünüdürler.
 
Bu rüyalar birinci, ikinci ve üçüncü trimestr süreçlerinin yoğunluğuna göre de farklılık gösterebilirler. Örneğin birinci trimestr de yoğunlukla görülen bulantı ve kusmalar, kişiyi bebeğin ya da kendisinin kaybına da dair mesajlar içeren, kaybolma konusunu tekrar eden rüyalar görmeye itebilir.

Bu rüyalar ne anlama gelebilir?
Panik şeklinde görülebilen bu rüyalara diğer örnekler,  emzirme gibi kolay bir işlevi yerine getirememe, sütün olmaması, sütün bebeğe yetmemesidir. Bu konular çoğunlukla annenin yetersizlik endişesiyle bağlantılıdır. Annelik kavramına pratikte ve düşünce de hazır olmayan anneler sıklıkla bu tip senaryolar içeren rüyaları görürler.
Kaçmak ya da kaçmak istemeye rağmen kaçamamak, yüksek bir yerden düşmek, bir odaya hapsolmak gibi rüyalar ise çoğunlukla anne adayının bebeğin doğumu sonrası azalan özgürlük endişesi, evlilikte ortaya çıkabilecek sorunların endişesi ve beden algısına dair olumsuz değişikliklerin sonucudur.
Yine bu dönemde artan bazı hormonlar nedeniyle kadınlar dış görünüşlerinde olduğu kadar ciltlerinde ve saçlarında da bazı değişimler yaşıyor. Anne adaylarının hamilelik döneminde çok şikayet ettikleri konuların başında cilt lekeleri, çatlaklar ve saçlarıyla ilgili sorunlar geliyor.
Hamilelikte oluşan çatlaklar, lekeler, saç sorunlarıyla ilgili olarak birçok önemli nokta var. Bunların erken dönemde bilinmesi önemli olacaktır. Anne adayları olarak hekime sorup danışmadan herhangi bir ilaç almamalısınız. Daha önce yaşayıp da hamilelikte tekrar eden bir soruna karşı; nasılsa yeniden doktora gitmeye gerek yok deyip reçetelenmiş bir ilacı kullanmak bebek için sakıncalar yaratabilir.

Örneğin gebelikten önce bir egzama sorunu yaşayıp da doktora gittiyseniz, doktorunuz da size çok iyi gelen bir ilaç verdiyse, bunu hamilelikte kullanmayın. Çünkü egzama ilacı da olsa, bu ilaçların cilde uygulanması halinde bebeğin zarar görmesi söz konusudur. O yüzden üşenmeyin, ne gerek var demeyin, mutlaka doktorunuza gidin, aklınıza takılan tüm soruları sorun. Hamilelik dönemi komşu önerisiyle ilaç kullanılabilecek bir dönem değil, bu nedenle çok dikkatli olmalısınız.

Cilt Lekeleri Hamilelikte Tedavi Edilmiyor

Cilt lekeleri hemen hemen tüm hamilelerin yakındığı ortak noktalardan biridir. Bu lekelerin oluşmasında, yoğunluğunda ise, kişinin genetik yapısı, beslenmesi, ne kadar sıklıkta güneşlendiği bile etkilidir. Daha önce uzun dönem doğum kontrol hapı alındıysa, güneşte çok kalındıysa, hamilelik döneminde yoğun lekelenmeler oluşabilir.

Hamileliğin ilk aylarında bile olsa güneşin zararlı ışınlarından korunmak gerektiği gibi, yeteri kadar da faydalanmak gerekiyor. Bu da günde 20 dakika ile 30 dakikayı geçmemelidir. Vücudun D vitaminini sentezleyebilmesi için güneş ışınlarına ihtiyacı vardır, ancak aşırıya kaçılmamalıdır.

Bebeğin rahme yerleşmesiyle birlikte salgılanan hormonlar cilt yapısını değiştirdiğinden, koltuk altı, kasık ve karın orta bölgesinde renk değişiklikleri şeklinde bazı gelişmeler olabiliyor. Gebelik lekeleri adı verilen (melazma) daha çok alın bölgesi, dudak üstü ve yanaklarda ortaya çıkar. Bunun nedeni de cilde rengini veren renk hücrelerinin daha fazla çalışmasıdır. Bu lekeler sıklıkla buğday tenli kişilerde görülse de, açık tenli kişilerde de ortaya çıkabilir.

Gebelik esnasında salgılanan büyüme hormonu, östrojen ve progesteron, bu lekelerin ortaya çıkmasını kolaylaştırır. Gebe kadınların çok fazla güneşlenmesi de bu lekelenmelerin iyice artmasına yol açar. Güneş koruyucu kullanılması da bu lekeleri ortadan kaldırmaz. Üstelik öyle her güneş koruyucuyu kullanmanız da zararlı olabilir. Bu nedenle doktorunuza danışmadan güneş koruyucu kullanmayın. Sormadan kullandığınız kremlerin içindeki bazı kimyasal maddeler bebeğiniz için çok zararlı olabilir.

Lekelenmelerin yoğun olduğu bu dönemde uzmanlar leke tedavisi yapılmasını önermiyorlar. Bu lekelerin çoğu hamilelik bittikten sonra kendiliğinden yavaş yavaş kayboluyor. Eğer kaybolmayıp aynı şekilde leke oluşumu sürüyorsa bu alanda uzman bir hekime başvurarak, tedavi almak gerekebiliyor.

Tüm bunların dışında gebelik döneminde yüz, el, kol bölgesinde kılcal damarlarda çatlamalar olabilir. Kılcal damarlar ilerleyen dönemlerde bacak bölgesinde artış gösterebiliyor. Ellerde kırmızılıklar, mantara yatkınlık, terlemede artış, vücutta su tutulumunun artması gibi durumlar da olabilecekler arasında.

Kılcal damarlarla ilgili sorunlar daha çok; gerektiğinden fazla kilo alan hamilelerde görülüyor. Aynı zamanda hamileliğin ilk aylarında akneler de sık görülüyor, ancak dördüncü aydan sonra bu aknelerde azalma oluyor.

Hamilelerde beslenmenin ne kadar önemli olduğunu beslenme uzmanları ısrarla vurguluyor. Bu dönemde şeker yükü fazla gıdalarla beslenmek, alınması gereken kalori miktarının çok üzerine çıkmak, hareket etmemek, uykusuzluk, stres de kilo artışını tetikliyor. Bunlar da sivilcelenmeyi artırıyor. Hamilelik süresince nasıl bir beslenme programı uygulanacağına ilişkin olarak bir doktorunuzun sizi yönlendirmesini isteyebilirsiniz.

 Cilt Sağlığınız İçin Neler Yapabilirsiniz?

 Hamilelik döneminde cilt sağlığını korumak için önlem alırken, hormonların artışı nedeniyle cilt salgılarının da arttığını unutmamak gerekiyor. Bu nedenle her gün düzenli olarak ılık bir duş almak terlemenin de azalmasında faydalı olacaktır. Terlemenin sonucunda vücutta isilik, pişik artabilir, kilo artışı ve hormonlar da bunu tetikler.

Kimyasal içerikli bir ilaç kullanmak yerine, duş aldıktan sonra bir miktar talk pudrası sürmek rahatlatıcı olabilir. Gebelik döneminden önce o çok severek kullandığınız banyo sonrası losyonları kullanırken de dikkatli olmanızda fayda var. Bunların içeriklerine de bakarak, doktorunuzdan bilgi almalısınız.

Cilt bakımında doktorunuzun önerdiği doğal ürünleri tercih edebilirsiniz. Bunlar arasında badem yağı, ayçiçek yağı, zeytinyağı sayılabilir. Yine kış döneminde topuklarınızda oluşabilecek çatlaklara karşı vazelin kullanabilirsiniz. Ancak lekelerle, yeni oluşumlarla çirkinleştim diye düşünerek profesyonel cilt bakımı yaptırmaktan kaçınmalısınız. Çünkü bu bakımlar sırasında kullanılan ürünlerden de zarar görebilirsiniz.

Gebelik döneminde makyaj ürünlerinden, özellikle de tüm yüzü kapatan, yoğun kimyasal içerikli, pudra, fondöten gibi ürünlerden uzak durmalısınız. Bu ürünlerin içerikleri de bebeğinize zarar verebilir.

Meme çatlaklarından yakınıyorsanız yine tatlı badem yağından, E vitaminli, kimyasal içeriği bulunmayan, doktorunuzun önerdiği doğal ürünlerden yararlanabilirsiniz.

Saç bakımınızda doğal ürünler tercih edin

Saç sorunları benimde dahi tüm anne adaylarının en çok yakındıkları konular arasında yer alıyor. Bu dönemde vücutta kan akımı arttığından, saç köklerinden girecek kimyasal maddeler bebeğe zarar verebilir. Kimyasal içerikli saç bakım ürünlerini kullanmak yerine bademyağı, susam yağı, ceviz yağı gibi doğal yağlarla bakım yapılabilir. Her 15 günde bir bu ürünler saç köklerine uygulanıp, bir süre bekletildikten sonra yıkanabilir. Böylece saç kökleri beslenir, saçlar parlak ve canlı olur. Ancak tüm bunlara rağmen saçlarda cansızlık, matlaşma, dökülme devam ediyorsa konunun uzmanına gidip yardım almakta fayda vardır.

D Vitamini takviyesi zamanı
D vitamini sağlıklı hamilelik diyeti için önemli bir maddedir. Kalsiyum ve fosfat değerlerinizi dengeler ve bebeğinizin kemik gelişimini destekler. Eksiklik durumunda bebeğinizin kemikleri yeterince güçlenemeyebilir. Hatta bazı durumlarda ciddi sorunlara da neden olabilir. D vitamini, bebeğinizin D vitamini rezervleri için de önemlidir çünkü ilk aylarında vücudu buna çok ihtiyaç duyar. D vitamini en verimli şekilde, cildin güneş ışınlarına maruz kalmasıyla alınır. Ama bunu yapamıyorsanız D vitamini tüketiminizi belirli besinlerle destekleyebilirsiniz.

D vitamin içeren besinler Yağlı balık; uskumru, hamsi, somon vs. (Fakat balık tüketiminizi içerdiği toksinler yüzünden haftada porsiyon ile sınırlandırmaya dikkat edin.) Yumurta  (Özellikle yumurta sarısı)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Siz de Karküreyici Ebeveynlerden misiniz???

        Avustralyalı tanınmış çocuk psikoloğu Dr. Michael Carr-Gregg’e göre helikopter ebeveynliğin bir anlamda daha ileri bir versiyonu olan ve çocuklarının önüne çıkan her tür zorluğu ortadan kaldıran “kar küreyici” ebeveyn nesline geçtiğimizi söylemekle kalmayıp, bu konuda bizleri uyarıyor. Dr. Michael Carr-Gregg, X Kuşağı ebeveynlerinin çocuklarının hayatını çok kolaylaştırdığını, böylece çocukların karşılaştıkları problemleri kendileri çözemez ya da önlerine çıkan engelleri kendileri aşamaz hale geldiklerini söylüyor. Geçmişin sert, otoriter ve kuralcı ana-babaları nasıl oldu da yumuşacık oldular bilinmez ama b u kuşağın ebeveynleri çocuklarının önlerine çıkan engelleri ortadan kaldırarak, onların hayatını mümkün olduğunca kolay bir hale getirmeye çalışıyorlar. Bu ne kadar doğru düşünmek gerekli.!!! Ben ve benim gibi çalışan anne babalar yoğun iş yaşamları nedeniyle çocuklarına yeteri kadar zaman ayıramamanın sıkıntısı içinde. Bu sebeple beynimize psiko

Mutlu olan çocuk Başarılı olacak çocuk görüşündeyim.

  Çocuklarımızı ağlatmasak ne güzel olur değil mi?   Oğlumu bugüne kadar ödül / ceza yöntemiyle ya da korkutarak büyütmedim… Uzmanlarda bu konuda çelişiyor. Bazı uzmanlara göre çocuğun hatasını anlaması için ceza verilmeli, bazılarına göre ödül ve ceza sisteminin hiç işe yaramadığı aksine çocukların olumsuz davranışlarını bireye daha çok yerleştireceğini söylüyorlar. Ben çocuk gelişimi uzmanı değilim sadece farklı görüşleri olan uzmanların kitaplarını okuyorum ve kendime göre doğru olan davranış biçimini belirlemeye çalışıyorum. Benim tek bir amacım var Çınar’ın herşeyden önce hatta benden öte bile mutlu olması. Zaten tüm anneler böyle değil midir? Tabi ki bende zaman zaman sinirleniyorum, kızıyorum oğluma, ama nihayetinde kızdığım için özür dileyebiliyorum. Sonuçta ne olursa olsun Çınar da bir birey ve annesinin de kendisi gibi hata yapabileceğini biliyor.

Annelik Serüveni 14. Hafta

Güzel yüzüyle karşılaşınca yaşayacağınız mutluluğun tarifi olmayacağını size anlatmayacağım. Tarifi zor duygular herkese göre değişiyor tabi. Şimdiden kime benzeyecek diye düşünmeyin. Zaten eşsiz bir bebekle karşılaşacaksınız. Bu hafta bebeğiniz o minik gözlerini kısabilir, kaşlarını çatabilir, yüzünü ekşitebilir, çişini yapabilir ve büyük bir ihtimalle baş parmağını bile emmeye başlayabilir. Beyin uyarıları sayesinde yüzünde küçük mimikler oluşturabilir ve yüzü bir ifadeden başka bir ifadeye bürünebilir. Böbrekleri çalışır vaziyette hatta içinde yüzdüğü amniyotik sıvıyı yutup, idrar yoluyla çıkartıyor. Artık çişini bile tutabilir.   Göz kapakları gelişiyor ve küçük ince tırnakları beliriyor.