Ana içeriğe atla

Çocuklar duygu ve düşüncelerini ne kadar saklasalar bile çizgileri kendilerini ele verir.


Resim yapabilmek, insan beyninin içinde işlenerek hafızaya alınmış duyusal bir uyarana ince motor yeteneği ile yanıt verilebilmesidir. Yani resim çizmek için duygusal bir algının farkedilmesi, bu uyarıyı organize ederek, ince bir koordinasyon gösterebilme yeteneğine sahip olmaktır.

Çocuk resimlerindeki figürler evrenseldir. Yani ağaçları tüm çocuklar yeşil ve yuvarlak çizer içinde küçük yuvarlak kırmızı elmalar bulunur. Ya da ev çizerken iki penceresi bir dış kapısı üçgen çatısı bulunur. Bence bu; aslında tüm insanların aynı doğduğuna, bizlerin çocuklarımızı farklılaştırdığımıza işaret eder. Hiçbirşeyin eşit şartlarda olmadığı hayata aslında aynı nitelikteki çocuklar dünyaya geliyor. Şartlar kaderin belirlenmesinde ilk adımı oluşturuyor.

Mutlu bir çocuk ne resmeder peki hiç düşündünüz mü? Yapılan araştırmalara göre güneş, dağ, bulut, kuş, ev, ağaç,  çiçek mutluluk temalarını içeren figürlerdir. Aile fertlerinin her biri yanyana olan, yanına kuş, ev, kedi, çiçeklerin bulunduğu resimler çizen çocukların mutlu olduğuna dair teşhis koymanıza yardımcı olabileceği araştırmalarla ortaya konmuştur.

Çocukların hayal gücü ile boya, kalem ve kağıtlar birleşince neler çıkıyor sizlerde bir anne baba olarak bilirsiniz

Çınar’ın hayalleri de diğer tüm çocuklarda olduğu kadar masum… Hayalindeki okulu anlatırken bile bir heyecan var. Resimde gördüğünüz gibi “hayalindeki okul” havaalanı ve uçakları olan bir okul olması ve hep uçaklarla gezme isteği… Böyle bir okula kim gitmek istemezki?
Hayal kurmak kadar güzel bir şey yoktur herhalde… Çocukken ne kadar masum hayallerimiz vardı. Büyüyünce ne olacağımıza dair ne kadar çok fikrimiz.. Doktor, mühendis, öğretmen vs. Umarım tüm çocuklarımızın hayalleri gerçek olur. Barış ve huzur dolu bir dünyada çocuklarımızla yaşamak kısmet olur..

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kaldır ellerini diyorsa hayat arkanı dönsen neye yarar, sırtından vurulmak bence teslim olmaktan daha acı

Bazen sadece teslim olmayı öğrenmek gerekir. Hayata teslim olmayı. Sen bağırsan da duymayan hayata bırakmak lazım kendini. Ne çıkar ki bundan.. Kaldır ellerini diyorsa hayat sana silahı doğrultana arkanı dönsen neye yarar. Sırtından vurulmak bence teslim olmaktan daha acı. Zaten konuşarak ikna edemezken kimseyi hayat mı sana inanacak. Bence bağıra bağıra değil susarak delirtmek lazım ikna edemediklerimizi… Dedim ya bazen teslim etmek lazım ruhu bedenin acısını hissetmeden… “Bırakmıyorlar İyi olamıyorum” diyor Dostoyevski doğru söylüyor bence. Dostlar biriktirebiliyorsun sadece bu hayatta en kıymetli. Bende kendime iyi dostlar edindim, sadece insanlardan değil kitaplardan da. Bazen insanların seni anlaması kitapların anlamasından zor oluyor. Ha tam işte bunu anlatmak istiyorum dediğim satırları seviyorum. Hafızamın sildiği anıları hatırlamaktan hoşlanıyorum. Dönüp dönüp kitaplığıma bakıyorum, ne çok satır biriktirmişim geçmişten kalan… Bazen herşeyi unutup sıkı sıkıya sarılma...

Avakadoyu Denediniz mi?

Avakadoyu denediniz mi hiç? Doğal bir o kadar da içeriği yoğun bir meyvedir. Avakadoyu süper yiyecek olarak adlandırılmasının sebebi içerisinde yaklaşık 20 vitamin ve mineral barındırıyor olmasıdır. Tropik iklime sahip bölgelerde özellikle Akdeniz iklimine sahip don olayı olmayan yörelerde yetiştirilen botanik bir meyve olup içinde tek bir tohumu bulunmaktadır. Akdeniz bölgesinde yetiştirilmeye başlanan avakado sadece yetişkinler için değil bebekler içinde tüketimi yaygın meyveler arsında yeralmaktadır. A,B,C,E ve K vitaminlerinin yanısıra potasyum, bakır, demir, magnezyum ve fosfor gibi sağlığımız için çok faydalı vitamin ve mineraller bolca bulunmaktadır.  Yapılan araştırmalarda Avakadonun kansere engel olduğu sonucuna varılmış, kemoterapinin yan etkilerini azatlığı görülmüştür.

Freud'un Kız Kardeşi

Etkileyici bir şekilde başlıyordu kitap. Adolfina Freud’un rüyası beni çok etkiledi.. Kitaptan alıntıyla başlamak istiyorum. “Çok yalnızım” dedi “ yanımda başkaları olsaydı bile yine yalnız olabilirdim” ama o bile yok. “Bak etrafta hiç kimse yok” “herkes burada” dedim Kafasını iki yana salladı “Hayır hiç kimse yok.” “Herkes burada” dedim “sadece onları araman gerek.” “Arıyorum” dedi ama “hiç kimse yok.”   “Ayrıca burası bomboş bak sadece ışık var ama başka hiç bir şey yok. Işık, yalnız ve etrafı boş olduğunda kaçması imkansız en korkunç hapishane gibidir, Çünkü kaçacak hiçbir yer yok. Her taraf ölü ışı ve içinde kimse yok.” “Herkes burada” dedim. “Ama sen kendine çok fazla baktığından diğerlerini göremiyorsun.” “Hayır dedi” Sigmund “Hiç kimse yok. “Belki de bu ölümdür. Sonsuz bir varoluş, bilinçli bir yalnızlık tamamen yalnız olmak. Ölümden sonra basitçe kaybolup yok olmam daha iyi olurdu. Bazen ölümden sonra öyle olduğuna inanıyordum. En korkunç cehennemin hayali bile...