Ana içeriğe atla

Gerçeklik dünyasında sınırlı hayaller kurmak….


İnsan dünyası hayallerle çevrilidir. Gözlerimiz önce hayali görür, sonra gerçeği… Tabi birebir hayal ettiklerimizin olması bazen mümkün olmasa da hayal etmekten vazgeçmeyiz. Hayal ederiz ve gerçekleşmesi için uğraşırız. Sırası neden böyledir bilinmez ama gerçekler hayallerden bizi alıkoyabilir mi? Önce büyümeyi hayal ederiz, sonra okulu bitirmeyi, iş bulmayı evlenmeyi ve çocuk sahibi olmayı… Tersinden düşünürsek hayatı; ozaman bu hayal olmaz belki gerçekte olmaz…

Gerçeklik; varlığını inkar edemediğimiz şeydir aslında. Peki hayal gücünün varlığını reddedebilir miyiz? Bence edemeyiz. O zaman hayaller aslında gerçektir diyebiliriz.  İnsanı insan yapan düşünceleri, gördükleri ve hayalleridir. Gerçeklik bundan sonra başlar.
Düşünü ki karşınızda biri var. Herşeye kızan, dur yapma dokunma diyen biri… Sizi dinlemek yerine, kendi sesini duyan birine nasıl duyurabilirdiniz sesinizi?

Bizler sınır koyma konusunda ustayız. Duvar örme, dinlememe ve empati kurmama konusunda. Belki yerden göğe kadar haklı bulabiliriz kendimizi…  Hayallerde işte bu noktadan sonra gerçeklikten kopuyor. Çocukların kurduğu hayalleri tahmin etmek o kadar zor değil. Sadece tek başına kurduğu oyunu bile izleseniz dünyalarında neler yaşadıklarını anlamak o kadar kolayki…  


Kendimize göre bakarsak hayatın sadece kendimize ait tarafını görürüz. Ama bizim dışımızda başka hayatların varlığını kabul etmek gerek. Bir de anneyseniz eğer, hayatın sadece çocuğunuzun tarafından görürsünüz. Bu benim içinde aynı. Tüm anneler içinde böyle.. Bizde zaten kuruduğumuz hayallerin peşinden giderek bu noktalara gelmedik mi? 
Albert Einstein “hayal gücü bilgiden önemlidir” demiş. Çocuklarımıza da tıpkı bize öğretildiği gibi boş hayaller peşinde koşmamasını, hayallerin karın doyurmadığı ve hayatın acımasız gerçeklerle dolu olduğunu öğretiyoruz. Elbette bunlar yanlış değil. Ama bu şekilde onların çocukluktan gelen mucizelerine baştan engel olmuş oluyoruz. İstiyoruz ki okunsunlar, meslek sahibi olsunlar iyi yerlere gelsinler.. Bunda yanlış olan bir şey yok. Sadece burda eksik bir şey var… Hayal etmeden, gerçeklik yaşanmaz. Ne kadar büyük ve geniş bir hayal gücümüz var ise bence o kadar gerçekleştirebilecek gücümüz olacaktır. Çocuklarımızın hayallerine sınır koymayalım ki, kendi hayatlarını kendileri belirleyebilsinler… Biz sadece yanlarında olup, destek olalım, varlığımızın farkında olmaları kendilerine güvenmek için yeterli olacaktır.

 

 

 

 

 

 

 

 

Yorumlar

  1. Wow bir ara beynim durur gibi oldu ama yine de okumaktan kendimi alıkoyamadım O_o Çok mantıklı ve çok doğru şeyler aslında yazdıklarınız ama okuyana kadar farkındalık oluşmamıştı :))

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel bir düşünce. Sanki çocuklar dünyanız olmuş, yani çocuğunuzdan giderek, tüm çocuklara iyilik ediyorsunuz aslında. Sizi tanıtmamız gerekiyor. Daha sık geleceğim canım. Sevgiler
    ve iyi geceler kızım :)

    YanıtlaSil
  3. İyi Dilekleriniz için teşekkür ederim.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Siz de Karküreyici Ebeveynlerden misiniz???

        Avustralyalı tanınmış çocuk psikoloğu Dr. Michael Carr-Gregg’e göre helikopter ebeveynliğin bir anlamda daha ileri bir versiyonu olan ve çocuklarının önüne çıkan her tür zorluğu ortadan kaldıran “kar küreyici” ebeveyn nesline geçtiğimizi söylemekle kalmayıp, bu konuda bizleri uyarıyor. Dr. Michael Carr-Gregg, X Kuşağı ebeveynlerinin çocuklarının hayatını çok kolaylaştırdığını, böylece çocukların karşılaştıkları problemleri kendileri çözemez ya da önlerine çıkan engelleri kendileri aşamaz hale geldiklerini söylüyor. Geçmişin sert, otoriter ve kuralcı ana-babaları nasıl oldu da yumuşacık oldular bilinmez ama b u kuşağın ebeveynleri çocuklarının önlerine çıkan engelleri ortadan kaldırarak, onların hayatını mümkün olduğunca kolay bir hale getirmeye çalışıyorlar. Bu ne kadar doğru düşünmek gerekli.!!! Ben ve benim gibi çalışan anne babalar yoğun iş yaşamları nedeniyle çocuklarına yeteri kadar zaman ayıramamanın sıkıntısı içinde. Bu sebeple beynimize psiko

Mutlu olan çocuk Başarılı olacak çocuk görüşündeyim.

  Çocuklarımızı ağlatmasak ne güzel olur değil mi?   Oğlumu bugüne kadar ödül / ceza yöntemiyle ya da korkutarak büyütmedim… Uzmanlarda bu konuda çelişiyor. Bazı uzmanlara göre çocuğun hatasını anlaması için ceza verilmeli, bazılarına göre ödül ve ceza sisteminin hiç işe yaramadığı aksine çocukların olumsuz davranışlarını bireye daha çok yerleştireceğini söylüyorlar. Ben çocuk gelişimi uzmanı değilim sadece farklı görüşleri olan uzmanların kitaplarını okuyorum ve kendime göre doğru olan davranış biçimini belirlemeye çalışıyorum. Benim tek bir amacım var Çınar’ın herşeyden önce hatta benden öte bile mutlu olması. Zaten tüm anneler böyle değil midir? Tabi ki bende zaman zaman sinirleniyorum, kızıyorum oğluma, ama nihayetinde kızdığım için özür dileyebiliyorum. Sonuçta ne olursa olsun Çınar da bir birey ve annesinin de kendisi gibi hata yapabileceğini biliyor.

Bazen sorgulamak için düşmek lazım düşlerden hayatın içine; gel- git yaşamak lazım, ama biz her gün sabahtan diğerine git- gel yapabiliyoruz ancak…

Bazen yaşamın anlamını sorguluyoruz ya, bence hiç cevap alamıyoruz. Tabi alamıyoruz diye sorgulamaktan vazgeçelim demiyorum ama ya deliler haklıysa… biz boş bir dünyanın hunisinin içinden geçiyorsak, ya zaman kavramı yoksa boşuna saatlere bakıp akşam olmasını bekliyorsak. Yada dünya yuvarlak değilde huni gibiyse; evrenden aşağı düştüğümüzü hissediyorsak. Aslında deli diye adlandırdığımız insanlara benim saygım sonsuz. Bizim olmadığımız bir boyutta kendi hayallerinde yaşıyorlar. Sadece şartlar onlara uygun değil. Bizim dünyamız onların dünyasından çok daha kirli, dağınık ve çekilmez. Sonuçta hepimiz nefes alıyoruz, dünya yuvarlakmış kareymiş kime ne? Yada biz göremedikten sonra uzaylılar var olsa olmasa kim gerçekliğine inanırki.? Bazen sorgulamak içinde düşmek lazım düşlerden hayatın içine; gel- git yaşamak lazım, ama biz her gün sıradan bir sabahtan diğerine git- gel yapabiliyoruz ancak. İçimize de atamıyoruz artık orası da doldu, e tabi trafik sadece yolda değil, beynim