Ana içeriğe atla

Başlangıç yaparken...

Volüm 1: Sabaha karşı ilk saatler

Günaydın, saat 4.27’den itibaren uyuyamadım. 05.38 de bilgisayarı açtım ve yazı yazmaya başladım.
Bu saatte nerden mi geldi, beynimde uçuşan fikirlere sanırım dur diyememiş oluşumdan.
Asıl hikaye 20.09.2016 saat 5:40 ta başlıyor sanırım…
Merhaba demek çok kolay tabi… ben funda 33 yıllık geçmişimde 8 yıllık evlilik ve 5 yaşında dünya tatlısı çınarla başladım yola şimdi düşünüyorum da yazmak için geç kalmışım. Yada biriktirmek için çok zaman, kağıda dökmek için bu anı beklemişim. Keşke erken başlasaydım demiyorum. Bence tam vakti. Çınar 5 yaşında ve artık bir birey. Onun yaşadıkları = benim yaşadıklarım.
Bende zaten yazmak alışkanlık halinde, kağıda yazmasam da beynime yazmak konusunda ustayım. J) Genelde önemsiz şeyleri unutmam ama asıl unutmamam gereken şeyleri örneğin okuduğum kitapları ve izlediğim filmleri unutmak beni çok üzüyor.
Ama onlar içinde çare var artık sizlerle paylaşarak hem ben unutmayacağım hem de paylaşarak çoğalan, yazarak da unutmaya yüz tutmuş özelliğimi yeniden kazanmaya başlayacağım.

Volüm 2: Bu blog neden kuruldu? Neden bahsedeceğiz?
Aslında yaşamın kendisinden başka birşey vadetmem mümkün değil… Diğerlerinden farkın ne diye sorabilirsiniz aslında farkım yok. Herkes kendi yaşamını paylaşıyor. Benim en büyük katkım sizlerin de paylaşacaklarını tekrar size yansıtmak olacak.
 
Volüm 3: Bu saatte niye kalktın senin işin yok mu demeyecek misiniz?
Hem de nasıl işim var, bir mali müşavir anne olarak sabah 7:30 çınar uyanacak eğer okulun ilk günü olduğu gibi servis amcamız bizi bekletmezse saat 9 da işte olabileceğim. İşimi çok seven ve yapmaktan asla vazgeçmeyecek oluşumda ayrı bir durum. Dedim ya yazmak benim işin. Vergi raporları buna dahil. Şimdi farkediyorum bunca yıl yazmaya ara vermemişim. Yazdığım Tam Tasdik Raporları, KDV Raporları v.s (ilerde bunları da sizinle paylaşacağım.) vergi daireleri ve mükelleflerle paylaşmışım. Birde çok sevdiğim patronlarımla…..
Bir kahve olsa ne iyi olurdu Bilgisayarı nasıl açtığımı bilemedim yazmak bende böyle bir şey yaratıyor. Engellenemez bir duygu. Çok uzun zamandır yapamadığım. 20.09.2016/4:27 de gerçekleşmesi gereken anmış demek ki. Biri beni durdursun.
Evet yarın başlıyorum blog açmaya Ama nasıl bir şey olduğunu hiç bilmediğimi itiraf etmeliyim…. En azından ilk yazım hazır J
 
 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Annelik Serüveni

Hamilesiniz.. Ne güzel bir duygu, şimdiden duygularınız yeşermeye başladı mercimek tanenize. Bu serüven o kadar güzel ve zevkli geçiyor ki.. Bu serüvene gelişiniz belki benimki kadar zor olmamıştır, belki benimkinden zor olmuştur. Sizlere hem bilimsel verilerden yararlanarak hafta hafta hamilelik serüvenini anlatırken kendi hamileliğim süresinde geçen anılarımı paylaşarak size yardımcı olamaya çalışacağım. İnternette hafta hafta gebelik anlatan çok sayfa var belki ben sadece duygularımı katarak ve tecrübelerimi paylaşarak hem kendi anılarımı canlandırmak hem de oğluma bir anı bırakmak istiyorum. Bilimsel verileri internette güvenilir kaynakları birleştirerek yazdım içine biraz kendi duygularımı katarak anlatmaya çalıştım. Hadi Buyrun Başlayalım. Hepsini aynı anda okumaya başlamayın Çünkü o haftanın hislerini önceden yaşamanız mümkün olmayacağı için tekrar okuma ihtiyacı duyacaksınız. 

Annelik Serüveni 18. Hafta

Annelik dürtüleri öylesine güçlüdür ki, günde iki paket sigara içen kadının anne olacağını öğrendiği anda birden sigarayı bıraktığını sıklıkla gözlemlemişsinizdir. Bilindiği gibi en sık sigara bırakma sebeplerinin başında geçirilmiş kalp krizi gelmektedir. Yani insanlar ölüm korkusundan sigarayı bırakmaktadırlar. İkinci sırada da hamilelik gelmektedir. Annenin Bebeğine zarar verme endişesi, neredeyse ölüm korkusuyla eş bir motivasyon yaratmaktadır. Sizin sigarayı bıraktığınızdan emin olarak bu hafta bebeğinizin neler yaptığını anlatalım.

Freud'un Kız Kardeşi

Etkileyici bir şekilde başlıyordu kitap. Adolfina Freud’un rüyası beni çok etkiledi.. Kitaptan alıntıyla başlamak istiyorum. “Çok yalnızım” dedi “ yanımda başkaları olsaydı bile yine yalnız olabilirdim” ama o bile yok. “Bak etrafta hiç kimse yok” “herkes burada” dedim Kafasını iki yana salladı “Hayır hiç kimse yok.” “Herkes burada” dedim “sadece onları araman gerek.” “Arıyorum” dedi ama “hiç kimse yok.”   “Ayrıca burası bomboş bak sadece ışık var ama başka hiç bir şey yok. Işık, yalnız ve etrafı boş olduğunda kaçması imkansız en korkunç hapishane gibidir, Çünkü kaçacak hiçbir yer yok. Her taraf ölü ışı ve içinde kimse yok.” “Herkes burada” dedim. “Ama sen kendine çok fazla baktığından diğerlerini göremiyorsun.” “Hayır dedi” Sigmund “Hiç kimse yok. “Belki de bu ölümdür. Sonsuz bir varoluş, bilinçli bir yalnızlık tamamen yalnız olmak. Ölümden sonra basitçe kaybolup yok olmam daha iyi olurdu. Bazen ölümden sonra öyle olduğuna inanıyordum. En korkunç cehennemin hayali bile...